16 Temmuz 2011 Cumartesi

HODRİ MEYDAN MİLLET!


Sacitaslan.com birkaç gün önce Google Analytics verilerini sitenin en altında günlük olarak yayınlamaya başladı. Bizde birkaç gün içerisinde başlayacağız.



Hodri Meydan Millet! Sacitaslan.com açtı! Sizde de açacak cesaret var mı?

Bağımsız internet medyasının gücü ortada. Gün geçtikçe internet medyası Türkiye’de daha da güçleniyor ve ülke gündeminde büyük söz sahibi oluyor.


İnternet medyasının reklam pastasından aldığı payda her geçen gün çoğalıyor. Fakat İnternet medyasına pastadan düşen dilimler adaletli olarak dağıtılmıyor.


Çünkü hayatı sahtekarlıklar üzerine kurulu geçen üç kağıtçılar bu işe de el attı.


Bir site açıyorlar, ne tasarımları tasarım, ne sistemleri sitem, ne de haberleri haber. Sitelerinden de kendileri gibi çamur akıyor. Sitelerinin adlarını Google’a yazıp aratın, tek bir özel haberleri yoktur. Kimse onlardan alıntılar yapmamıştır.


Haberleri gazetelerin sitelerinden kopyala yapıştır yöntemi ile hazırlarlar.

Bu sahtekarlar internetin AGB si konumunda olan ve internet sitelerinin reytingini belirleyen alexa.com’a bile üçkağıt yapıyorlar. Sitelerinin ana sayfalarının kodlarını çok tık alan bir başka sitenin ana sayfalarına gömüyorlar (görünmez şekilde gizliyorlar) sonrada o sitelerine girenleri kendi sitelerine girmiş gibi gösteriyorlar.


Birkaç yıldır günde 70 – 120 bin tekil ziyaretçi aldığını söyleyen birkaç sitenin Alexa’daki son birkaç gündür hallerine bakıyorum. Yerlerde geziyorlar. 70 – 120 bin tekil ziyaretçi aldığını iddia eden bir site ne oluyorda son 4 -5 gündür 7 – 8 bin ziyaretçiye düşüyor? Hokkabazların oyununu Alexa.com da çözmeye başladı sanırım. Yoksa aklın, mantığın, matematiğin alacağı iş değil bir günde bir sitenin bu kadar büyük çöküş yaşayabilmesi.

Bir başkası sitesine bir bakıyorsun ziyaretçilerinin % 80 den fazlası admin paneline girmiş (yani haber ve site yönetim bölümüne), bunlar görünmüyor mu sanıyor bu hokkabazlar. Akılları sıra reklam vereni kandıracaklar.

Ben böyle gazetecilerle selamı sabahı anında kesiyorum. Biz özel haberler için emek verirken onlar sahtekarlıkla Alexa.com’u kandırıyorlar… Bizim emeğimizi çalan adamla işimiz olmaz…

Bu sahtekarlar Alexa.com’u başkalarının sitelerine gömdükleri kodlarla kandırabilirler. Ama sıkıyorsa Google Analytics verilerini yayınlasınlar. Çünkü Google’u kandıramazlar.

Bu emek hırsızı, arlanmaz, uslanmaz, utanmazlar sitelerinin ziyaretçi sayısını yüksekmiş gibi göstermek için her hileye başvuruyorlar. Ama kendi sitelerinin kod koyarak ölçümünü sağlayan Google’u kandırma yolunu hala bulamadılar.


Reklamcılar da bu sahtekarların oyunlarını bile bile kendi müşterilerine yani reklam verene yalan söyleyip bu sitelere reklam verdiriyorlar. Çünkü bu siteler karalama haber tehditini sürekli elinde bir koz olarak kullanıyor.


Reklamcılar ise yeni uyandı bu işe(!) şimdi Google analytics verilerini istiyorlar…


Sacitaslan.com’un istatistik bilgilerini sitenin en alt kısmında sürekli yayınlıyordu. Herkese açık, herkes girip bakabilir ve görür Sacitaslan.com’a günde kaç tekil ziyaretçi gelmiş, kaç sayfa okunmuş…


Sacitaslan.com birkaç gün önce Google Analytics verilerini sitenin en altında günlük olarak yayınlamaya başladı. Aynı uygulamaya biz de birkaç gün içerisinde başlayacağız.

Kendine güvenen beri gelsin, bir yerleri sıkan varsa onlarda yayınlasın. Ziyaretçiler de reklamcılar da görsün hangi siteye kaç kişi giriyor…

Ama ben sanmıyorum bu sahtekarlarda bu cesaret yok, yayınlayamazlar, dedik ya poposuna güvenen için Hodri Meydan…


Fakat, Google Analytics verilerini yayınlayacaksanız üzerinde Photoshop oynamaları yapmadan gerçek rakamlarınızla yayınlayın…


Tabii cesaretiniz varsa…


Tunç Erden Yakar


‘VURDUYSAM ETEK GİYERİM!’


Çakma Mafya Mehmet Aslan öldüresiye dövmüş!..



Mehmet Aslan’ın Timur Cihan Saylam’ın gece vakti eşkiyalar gibi arabası ile yolunu keserek adamları ile öldüresiye dövdüğü kamera görüntülerinin tamamını Bizden Kaçmaz ele geçirdi.
‘Ona vurduysam etek giyerim!’ demişti! Çakma Mafya Mehmet Aslan neredeyse öldürüyormuş!

Mehmet Aslan’ın Timur Cihan Saylam’ın gece vakti eşkiyalar gibi arabası ile yolunu keserek adamları ile öldüresiye dövdüğü kamera görüntülerin tamamını Bizden kaçmaz ele geçirdi.


Rahmetli Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın playboy oğlu Mehmet Aslan’ın şehir eşkıyaları gibi yol keserek Üniversite Öğrencisi Timur Cihan Saylan’ı adamları ile dövdüğü kamera kayıtlarının tamamı FOX TV’nin başarılı magazin programı Bizden Kaçmaz’da yayınlandı.


Şok eden görüntülerde Mehmet Aslan, Üniversite öğrencisi genci elindeki copla kafasına defalarca vurarak adeta öldürürcesine dövüyor. Uzmanlar gencin sağ kalmasının bir mucize olduğu görüşünde birleşiyorlar.


Magazinin gülü Mehmet Aslan’ın hangi gücü arkasına alarak İstanbul’un göbeğinde bir genci mafya ayaklarına yatarak öldüresiye dövdüğü anlaşılamıyor. Olaydaki en vahim durumlardan biri ise İstanbul Emniyet Müdürü ve savcıları çileden çıkartacak türden, Çakma Mafya Mehmet Aslan olay yerine gelen polis ekiplerine dahi posta koyuyor.

Olay gecesi Timur Cihan Salyam’ın şikayetçi olması üzerine gözaltına alınan Çakma Mafya Mehmet Aslan, Timur Cihan’ın babası oğlunun başına gelenleri öğrenip de emniyete gelirken telefonda kendisine “Ben sadece kavgayı ayırdım. Oğlunuza kesinlikle ben vurmadım. Ben oğlunuza bir tane bile vurduysam bu ülkede etek giyer gezerim” dediği iddia ediliyor.

Çakma Mafya Mehmet Aslan’ın kamera görüntülerinde adeta canice ve vahşice Timur Cihan Saylan’a saldırdığı, öldüresiye kafasına copla defalarca vurduğu olayı ayırmaya çalışan polislere kafa tuttuğu ve adamları ile birlikte yere devrilen Timur Cihan Saylan’ı yerlerde sürükleyerek tekmelemeye devam ettiği görülüyor.


Timur Cihan Saylan’ın babasına telefonda “Oğluna bir kez vurduysam bu ülkede etek giyer gezerim” diyen Çakma Mafya Mehmet Aslan’ın görüntülerden sonra etekten de fazlasını giymesi gerekecek gibi görünüyor.

MEHMET ASLAN TUTUKLANMALI!

Mehmet Aslan denen bu cahil kendini MAFYA sanıyor.

Son bir ayı bir hayli hareketli yaşadım. Yerel seçimlerden dolayı iş yoğunluğu, yeni eve taşınma telaşı, üniversiteye geri dönmenin heyecanı derken bir de beynimin yeniden Ö’dem’lenmesiyle uğraşıp durdum…
Geçtiğimiz günlerde Eski Başbakan yardımcısı ve MHP genel Başkan yardımcısı Şevket Yahnici ve Gazeteci arkadaşım Hürriyet Turnalı ile akşam başlayıp sabahın erken saatlerine kadar süren bir akşam yemeği yedik…
Şevket Yahnici yerel seçimler hakkında tahminlerini dinlediğim yüzlerce insandan nokta atışı olarak seçim sonuçlarını hangi partinin yüzde kaç oy alacağını bilen tek insan oldu. Bana söylediği tüm rakamlar birer bir tuttu. Tebrikler Şevket Abi…
Bana göre seçimin iki galibi var biri AKP…
Bunca yolsuzluk bunca çirkin dosyanın ortaya dökülmesine, devletin en önemli kurumlarının başına ve önemli noktalara imam atamalarına, Avrupa Birliği konusunda son üç yıldır hiçbir çalışma yapamamalarına ve tüm basiretsizliklerine rağmen %38 oy almaları inanılmaz büyük bir başarı…
Seçimin ikinci galibi ise halk… Bunca tehdit, şantaj, baskı, seçim rüşvetine rağmen %52 oy bekleyen AKP’yi % 14 oy yanılttıkları için başarılı oldular…
Ülkenin bir diğer konusu ise biri cinayetle sonuçlanan şımarık zenginlerin soytarı çocuklarının yaptıkları…
Biri Cem Garipoğlu. Sorumsuz, sevgisiz, hain, pislik olarak yetiştirilmiş bir çocuk… Münevver Karabulut adlı kardeşimizi vahşice öldürdü. Bir ailenin hayatını karattı. Bir topluma travma yaşattı. Ve hepsinden acısı hala elini kolunu sallayarak geziyor ve bir türlü yakalanamadı.
İkinci olay ise bundan hiçte farklı değil…
Mehmet Aslan adlı mirasyedi… Babası gece aleminin içinden gelen bu zıpçıktının insanlıktan utanır yanı yok… Utanması altında ezilmesi gereken bir soyadı varama adamda ar damarı çatlamış ondan da utanmıyor.
Beyefendi katıldığı TV programlarında bol keseden sürekli babasından kalma servetini kendi alın teri ile kazanmış gibi anlatınca bu ülkede kanunlardan güçlü olacağını zannediyor.
Bak sen şu görgüsüze…
Mehmet Aslan denen bu cahil kendini MAFYA sanıyor. Gecenin bir vakti İstanbul’un göbeğinde bir gencin arabasını adamlarıyla durduruyor. Elinde bir sopa başlıyor öldüresiye dövemeye… Gencin aldığı hastane raporları inanılır gibi değil... Bir kaç darbe daha alsa hayatını yitirecek... Mehmat Aslan da İstanbul’un göbeginde yol keserek adam öldüren katil bir pisliğe dönüşecek...
Mehmet Aslan’ın Cem Garipoğlu’ndan ne farkı var? Soruyorum ne farkı var?
Biri cani bir kızı doğradı. Bir cani yol kesip öldüresiye bir genci adamlarıyla dövüyor. O çocuğun kafasına sopalarla vururken çocuk ölse o zaman bu maganda kılıklı görgüsüz Mehmet Aslan’a ne diyeceğiz? Tabii ki katil diyeceğiz…
Cem Garipoğlu da Mehmat Aslan da aynı kişilik yapısına sahip insanlar.
Paraları var ya kendilerini Türkiye Cumhuriyeti Kanunları’nın üzerinde görüyorlar… Onlar adam keser, onlar yol keser adam öldürmeye teşebbüs ederler. Ama paraları var kurtulurlar.. Öyle mi…
Cem Garipoğlu bulunamıyor anladık… Mehmet Aslan neden adam öldürmeye teşebbüsten tutuklanmıyor? Mehmet Aslan neden elini kolunu sallayarak geziyor?
Cumhuriyet savcılarına sesleniyorum ve hakimlere, bu ülkenin kanunları zengine ayrı fakire ayrı mı işliyor?
Eğer cevabınız HAYIR ise tutuklayın şu Mehmet Aslan’ı… Türkiye’de herkesin canı istediği gibi yol kesip adam öldürmeye çalışamayacağını gösterin bu halka…
Toplum vicdanı giderek sorgulamaya başlıyor adaleti…
Bir lafımda ülkemin magazin basınına Mehmet Aslan kızlarla diye başlık atıyorsunuz… Mehmet Aslan’ın yol kesip döverek adam öldürmeye çalıştığını neden görmezden geliyorsunuz? Hangi çıkar ilişkileri susturuyor sizi???
Bu kirli ilişkiler çıkar ortaya ve ben de namusum üzerine and içerim sizleri sokağa çıkamayacak hale getiririm bu köşelerden…
Haberiniz ola…
Tunç Erden Yakar

SEVAN ÇAMLICA: ’’BEN BU ADAMDAN NEMALANIYORUM!..’’

Yanlış anlaşılmasın; sabır ve sınırdan kastım, çekilmez bir yazı olmasından kaynaklanmıyor.

Kimi yazısını  bitirdiği zaman duruma  göre  bir  başlık  oturtur.. Bazı yazar  çizer takımı ise önce  başlığı  atar ve sonuna  kadar,  o başlığa  itaat  ederek yazar… Ben  işi  garantiye  alayım  dedim… İlk ve son  olarak bu  köşeyi, birazda kişisel  olarak  kullanacağım…
Yanlış  anlaşılmasın; sabır ve  sınırdan  kastım, çekilmez bir yazı  olmasından kaynaklanmıyor.. En azından  ben  böyle  düşünüyorum…Biraz  uzun  olabilir, sıkılabilirsiniz mealinde  idi.
SACİT ASLANSacit Aslan’ı  yirmi öncesinden  tanıyorum… Tanıyorum  dediysem hiçbir  zaman  bire bir dostluğumuz,  arkadaşlığımız, görüşmemiz olmamıştır.  Benim  aktif  gazetecilik yaptığım  yıllarda, Büyük Maksim Gazinolarının  ikinci  adamı idi.. sıkça   olarak  karşılaşırdık. Sert, aksi görünüşlü, ama  arada  birde güldüğü  zaman  fena  görünmeyen bir  insandı…
Hemen hemen aynı  özelliklere  sahip  olan  rahmetli  babası Fahrettin Aslan  bile zaman  zaman  espri  bile  yapardı ama  onun bu  halleri bana  denk  gelmedi… Gala geceleri  dışında Maksim Gazinoları’na  öyle  elini  kolunu  sallayarak girmek, fotoğraf  çekmek, kulislerde  cirit  atmak ne  mümkün… Bizim  jenerasyonun  en  cevval muhabirleri  bile, bir  kare  fotoğraf  çekebilmek  için önce  rahmetli  Ali’den randevu  alır, sonra da  Sacit Aslan’ın vizesi gerekirdi… Konuklar çok  önemliyse  Fahrettin Aslan Devreye  girer ve  Maksim’in kapıları  kapanırdı. Haber  peşinde sabahlara  koşan  bir  muhabir  olarak  çok  kızardık bu duruma… Gerçi ben  pek sıkıntı  çekmezdim… Gazetecilerin  girmesinin yasaklandığı  anlarda  bile  otopark tarafından  sızardım… Görürlerdi   aslında ama idare  ederlerdi.:)

SACİTASLAN.COM
Sacit Aslan’ın bir magazin portalı kurduğunu  ilk duyduğum zaman gerçekten  çok şaşırmıştım… Magazin basınında ve  televizyonlarda  sıkça  yer  alıyordu,  ancak  eğlence  sektörünün önemli  bir  ismi  olan  Sacit Aslan, niçin bu  işe  girmeyi düşünmüştü.. Tahmin  edebiliyorum ama  doğrusunu  isterseniz bugüne  kadar  sormadım kendisine…

Ancak ilginç  olan; Sacit  Aslan’ın kurduğu bu portalda  gün  geçtikçe inanılmaz  bir  performans göstermesi  oldu… Asıl mesleği  gazetecilik olmayan  bir  insan bu  işe ciddi  anlamda  yatırım yapıyor,  emek  harcıyor,  doğru  bildiğini  yazıyor… Bir  çok magazin  sitesi sahibi  olan profesyonel gazeteci  arkadaşlarımızın aksine, gazetecilik  yapıyor… Magazin, siyaset, spor, güncel konuları anında sitesine  koyabiliyor…
Önceleri, “Kötü  komşu,  insanı  mal mülk sahibi eder”  düşüncesindeydim. Yani, sıkıntısını, derdini  yeterince  anlatamayan Sacit  Aslan’ın  kafası  kızar ve “Bende açarım  ulan bir  internet  sitesi” diye  davrandığını düşündüm. Yanılmışım… Bu  yanılmamın nedenlerini  biraz daha  sabredersiniz  anlatacağım.

YOLDA  GÖRSE  TANIMAZ…
Dediğim gibi,  aradan  yılar  geçmiş, Sacit  Aslan  beni  yolda  görse  tanıması  mümkün  değil. Belki daha önce  yazdığım  yerlerdeki  fotoğrafımdan  çıkarabilir  ama onada  emin  değilim. Sacit Aslan’ın internet  sitesinde birkaç haberim  yayınlandı, kaynak gösterilerek…İnanılmaz bir  giriş  oldu.. Bu da  yetmedi  diğer  internet  siteleri   aldı  ve  yayınladı… Günlük gazeteler bu haberleri  aldı  ve  manşetlerine  çıkardı..

Belki  bir  gün bu  köşede yazamayabilirim… Ancak bunun  nedeni şu  ana  kadar  karşı  karşıya  gelmediğimiz  Sacit  Aslan olmayacaktır. Ancak  şuna  eminim ki Sacit  Aslan  bana  şunu  diyecektir, “Kardeşim ne  yazıyorsan  yaz, doğru  olsun, arkasında  dur, kimseye hakaret  etme…” Eee, zaten  biz 27 yıldır bunu  yapmadık mı?..
BİZ GAZETECİ MİLLETİ  İÇİN ÖNEMLİ  OLAN  NEDİR BİLİR MİSİNİZ?Binlerce kişi  tarafından  okunmak  ve  ilgi  görmek…
Eleştirilirseniz bile insanların  size yergilerini  yazmaya vakit  ayırmaları…
Haberinizin  altında imzanızı  görmek…
Yazdığınız haber ve  yorumlarınıza kısıtlama  getirmemek…

Evet… Bütün bunlar, mesleğini  gerçekten  seven  insanlar  için vazgeçilemeyecek değer yargılarıdır. Maaşınızı  geç almışsınız, cebinizde  para yok, borç içinde yüzüyorsunuz… Bunların hiçbir  önemi  yoktur. Eğer bu  mesleği  yapıyorsanız, bin bir güçlükle  yaptığınız bir haberin  altında sizin  isminiz yoksa veya  birileri  bunu  kendilerine  mal  ediyorsa, yahut ihmalkar bir  editör  atlamışsa,  dünya  size dar  gelir.
Sevgili gazeteci arkadaşlarım bunu çok iyi anlarlar.

HABERİN KOKUSUNU ALMAK VE KULLANMAK…
Yazının başında  da  dediğim gibi böyle  bir  yazıyı  son kez yazacağım.. Sacit Aslan’ın  sahibi  bulunduğu  sitede  yayınlanan birkaç yazımdan sonra  gelen  maillerden başımı  alamadım. Kuşkusuz bunların  hepsi “Aman  ne  iyi ettin  yazdın da başın  göğemi  erdi”  cinsinden  olduğu  gibi büyük çoğunluğu da “Az yazmışsın kardeşim bak bendede  bu  bilgiler var, ne  olur  yaz” diyenlerden  oluşuyordu.
İşte:
Gazetecilikle tüccarlığı  bir  arada  götürmeyen  birisinin, çocuklar gibi, çılgınca sevindiği noktadır  bu… Tiryaki iseniz hemen bir sigara tellendirirsiniz…  Anason kokusu size  mutlu  edecekse bir dilim peynir  eşliğinde minyatür  bir  çilingir sofrası hazırlarsınız… Keyif budur  işte oğlum… Cebinde  beş  kuruş paran  bile  olmazsa, hiç tanımadığın  insandan  gelen  iki  satır yazı…


NE  VAR Kİİ…
Eğer  bir  gün manevi her türlü özveriyi  gösterdiğiniz bir  arkadaşınızdan bir  kazık  yerseniz, durup düşünürsünüz… Belki bu  kazığın  sinyallerini  daha  öncesinde  almışsınızdır ama…

Bu  kazığın türleri  vardır…. Söz verir, gelemez…Mutlu  bir  günün  olur  gelemez… Kırk yılın  başı  bir  hatun düşürmüştür… Mazur görürsünüz, “yakışır” deyip  güler geçersiniz…”Oğlum müdür  bırakmıyor  açılışa  beraber  gidiyoruz” gibi klasik yalanları da  duymazdan  gelirsiniz…

BİR ŞEY  VAR  Kİ…
Gazetecilik gibi bir mesleğin içine  eden  bir arkadaşınızı  asla  mazur  göremezsiniz…Eğer  görürseniz  önce  kendinize  olan  saygınızı yitirirsiniz… “Ben bu  meslekte  babamı  bile tanımam” deyip, telefonla  size küfürler  yağdıran  bir  dallamanın sözde  yarattığı  bir korku ile  tırsarsanız,  bilemem  artık…

Bu  davranışı ne  yazık ki,  adam gibi  adam sandığım, bir  insan kalıbı  ile aynı  yere  koyamam, Kendime  kızarım  sadece.
Kendi kendime tek bir  soru  sorarım  sadece.. “Sevan Çamlıca, senin  korkak adamlarla  işin  olmamalı…”
Tüccar  gazeteciler  şunu  söyleyebilir.. Ki  piyasada  bunlardan    fazlasıyla  var…“Bak kardeşim benim  bu  adamla  ticari  ilişkilerim  var…”
“Ben bu  adamdan  nemalanıyorum”
“Ben bu  adamın  hakkında  bir  şey  yazamıyorum, okkalamak zorundayım ne  yapayım…”
“Ben Abaza kaldığım zaman bana  hatun  bile  ısmarlayabiliyor…”
“Ben fotoğraf  makinemi bile  duruma  göre  anında  satarım…”

“Ne yapayım benim yaşam tarzım bu…”

Diyorsan.. O  zaman  bu  işlere  soyunmayacaksın. Sakın bu işlere  girme ve  bence ticarete  soyun…
Bir şey daha var.. Benim  isim  vermeyerek yazdığım  insanlar  gereken  mesajları  almıştırlar..  Buna  yanıt  vermemelerini  özellikle  istiyorum..Beni  tanıdıkları  için  bu  özel  isteğimi   dikkate  alacaklarını   iyi biliyorum.
Dediğim gibi  bu konuda  bu  köşede  yazacağım  ilk  ve  son  yazıdır bu…. Gündem  o  kadar  dolu  ki..
sevancam@gmail.com
*anlatmaya  çalıştığım  gazeteci prototipinin dışında  yürekli  çok  gazeteci  arkadaşım vardır. Onları tenzih  ediyorum ve  yazdıkları her doğru haber  için yüreklerine  sağlık diyorum

Sevan Çamlıca

15 Temmuz 2011 Cuma

EKRANA ÇIKMASIN EMRİ!!!



Sibel Can haftada 45 bin YTL kazandığı TRT'ye son dakika kazığı atınca İbrahim Şahin'in tepesi atınca olanlar oldu!

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in pazartesi günü Sabah gazetesinde yayınlanan söyleşisinde yılbaşı programı için söyledikleri, Milliyet'ten Ali Eyüpoğlu'nun dikkatini çekti. Eyüpoğlu konuyu biraz araştırınca ortalığa bakın neler neler çıktı!

İşte Ali Eyüpoğlu'nun bugünkü TRT yazısı;


TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in ismini özellikle açıklamadığı sanatçının kim olduğunu merak ettim. Bir dizi telefon görüşmesinden sonra "Hadise"nin perde arkasını öğrendim. TRT'deki haber kaynaklarımdan aldığım bilgi şu:
O sanatçının adı Sibel Can...

TRT'nin Sibel Can'la köprüleri atmasının sebebine gelince:
Sibel Can, 2008 yazından bu yana TRT'ye program yapıyor.
Yaz boyunca ekrana gelen program, tarafları memnun edince TRT, Sibel Can ile sonbahar - kış sezonu için de anlaşma yaptı.
Anlaşmaya göre TRT'nin Sibel Can için her hafta ödediği para 70 bin TL.
Bu paranın bir kısmı şarkıcının sazlarına ve teknik ekibine gidiyor, Sibel Can'ın eline de her hafta 45 bin TL geçiyor.

Sibel Can'ın ayda 180 bin TL kazandığı kurumun Genel Müdürü Şahin, sanatçısından yılbaşı gecesi ekstra para istemeden TRT 1 ekranına çıkmasını rica ediyor.
Şahin, "Gerekirse Perşembe olan yayın gününüzü yılbaşı gecesine kaydırırız" diyor, Sibel Can da bu teklifi kabul ediyor.
Ancak bir müddet sonra devreye giren Sibel Can'ın menajeri Orhan Alkan, TRT'den çekim için bazı ödemeler yapmasını istiyor.

CAN'IN KAPRİSİ HADİSE'YE YARADI


TRT yöneticileri de durumu hemen Genel Müdür Şahin'e iletiyor. Şahin, "Para harcamadan da şahane bir yılbaşı programı hazırlanır"ı göstermek için yaptığı planın suya düşeceğini anlayınca ekibine şu talimatı veriyor:

"Sibel Can'lı yılbaşı programını iptal edin. Sibel Can'ın TRT ile olan sözleşmesi bitince de sözleşmeyi yenilemeyin. Ben bu koltukta oturduğum sürece Sibel Can bir daha TRT ile iş yapamaz."
Sibel Can'lı programını iptal eden Şahin, yılbaşına üç gün kala Hadise'li "B Planı"nı devreye sokuyor ve plan tutuyor.
Hadise'li yılbaşı programı, TRT'ye yıllardır yılbaşı geceleri hasret kaldığı reytingi getirince Genel Müdür Şahin de, Sibel Can yerine TRT'de Hadise'ye program yaptırmaya karar veriyor.
TRT'nin Hadise'ye yaptıracağı ilk program 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, haftalık müzik - eğlence programı ise Eurovision sonrasında hayata geçecek.
Dip not: Bu arada olayı bir de onlardan dinlemek için Sibel Can ve menajeri Orhan Alkan'ı cep telefonlarından birkaç kez aradım, ama ulaşamadığımı belirtmek isterim.

Ali Eyüboğlu /Milliyet


EKRANLARIN EN BECERİKSİZ SUNUCUSU


Milliyet Gazetesi yazarı Sabanur Kıraç, Mehmet Aslan’ı ’Ekranların en beceriksiz sunucusu’ ilan etti... İşte o yazı..

Doğrudan konuya gireceğim. Mehmet Aslan kimdir? Oyuncu ya da sunucu mudur? Eski bir yarışmacı mıdır? Yoksa sadece ünlü bir gazinocunun oğlu mudur? Kimdir bu Mehmet Aslan? Bu kadar kabiliyetsiz olmasına rağmen neden hâlâ televizyondadır?

Sırf bu adam yüzünden magazinsel adalet kavramına olan inancımı iyice kaybediyorum. Hani doğal seleksiyon diye bir şey vardı? Hani güçsüz ya da beceriksiz olan, ortama ayak uyduramayan kendiliğinden yok oluyordu? Hani televizyon, işini kötü yapanı asla affetmezdi? O zaman neden ben  hâlâ televizyonu açtığımda bu adamı görüyorum!

Adını ilk kez Çağla Şikel ile çıktıkları dönem duymuştuk. O zaman dahi “Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu” olarak tanıtılıyordu medyada. Yani iki büyük becerisi vardı, biri ünlü bir mankenle birlikte olmak diğeri ünlü bir işadamının oğlu olmak. Sonra yeterince ünlenmiş olacak ki playboy olarak anılmaya başladı. Yani bu sefer de birlikte olduğu güzel kadınların sayısı sayesinde medyada yer buldu. Türk medyası için bu kadarı yeter zaten. Bundan sonra ne iş yaptığı, eğitimi, kabiliyeti filan önemli değil. Hemen bir dizide oynatılır, üzerine bir de reklam filmi yetmedi bir de yarışma, tamam!

Yok ama bizimkine bunlar hatta taytıyla buz üstündeki görüntüsü dahi yetmedi bir de film çekti. Sanki oyunculuğu çok iyiymiş gibi şimdi bir de sunucu oldu çıktı. Neymiş genç kızların sevgilisiymiş. Elinden şöhreti, cebinden parası alınınca kimin sevgilisi olur bilmiyorum. Bu kadar yeteneksiz bir adam nasıl olur da bu kadar çok ekran karşısında olur anlamıyorum, anlayamıyorum!


Sabanur Kıraç /Milliyet
18/08/2008

MEHMET ASLAN’A 10.5 YIL HAPİS İSTEMİ



“Yaralama ve kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde yaralamak” suçundan 10. 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Londra'a da okuyan ve tatil için İstanbul'a gelen, 25 yaşındaki Timur Cihan Saylam'ın, yılbaşı gecesi sabaha karşı Acıbadem'de yolunu keserek dövdükleri iddiasıyla haklarında soruşturma başlatılan, Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu Mehmet Aslan, şoförü Recep Yılmaz ve Umut Özalp hakkında “yaralama ve kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde yaralamak' suçundan TCK. 86/1, 86/3,87/3, 37, 53 ve 63 maddelerince, 10. 5 yıla kadar hapis istemiyle Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldı.

ÇAKMA MAFYA PLAYBOY MEHMET ASLAN’A ADALET TOKADI!

Mirasyedi küçük Aslan’a 10,5 yıl hapis şoku!

Mehmet Aslan ve adamları, Timur Cihan Sağlam adlı üniversite öğrencisi gencin arabası ile yolunu kesip öldüresiye dövdüğü iddialarını yalanlamıştı. FOX Haberin ele geçirdiği mobese kamera kayıtları Mirasyedi magandanın şehir eşkıyaları gibi yol kesip adamları ile birlikte öldüresiye üniversite öğrencisi bir genci öldüresiye drap ettikleri ortaya çıkardı.
FOX habere özel bir röportaj veren Timur Cihan Sağlam yaşadığı dehşeti titreyen ses bir ses tonu ile anlattı. Sağlam, mafyalığa özenen mirasyedi playboy Mehmet Aslan'ın arabası ile yolunu kestiği ve hiçbir şey söylemeden elindeki sopa benzeri şeyle kafasını darp etmeye başladığını anlattı.

Mayfa olmaya özenen playboy Mehmet Aslan, olayın olduğu gece polis ekiplerince yakalanmış, savcılığa sevkedilmiş ve savcılıkta olayı inkar etmişti. Savcılıkta adamları ile Timur Cihan Sağlam arasındaki kavgayı ayıran kişinin kendi olduğunu söyleyen Mehmet Aslan'ın yalanları savcının Aslan'ı inandırıcı bulmayıp emniyetten mobese olay yeri kamera kayıtlarının istemesiyle ortaya çıktı.
Görüntülerde Mehmet Aslan kendi arabası ile Timur Cihan Sağlam adlı gencin arabasının yolunu kesiyor. Ardından aracından inerek Sağlam'ın aracının kapısını açıyor. Ve genç üniversite öğrencisini öldürürcesine elindeki sopa ile darp etmeye başlıyor. Timur Cihan Sağlam, Mehmet Aslan ve mafyacılık oynadığı adamlarının saldırısından aracının gazına basarak kaçıp kurtulmaya çalışıyor. Fakat çakma mafya özentisi Mehmet Aslan üniversite öğrencisi genci öldürmeden bırakmamaya niyetli davranıyor. Fakat geç aracının gazına basarak dakikalarca süren vahşet dolu saldırıdan kurtulmayı başarıyor. Mehmet Aslan hakkında savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Türk Ceza kanunun 6 maddesi üzerinden 10,5 yıl ağır hapsi isteniyor.
Mehmet Aslan'a verilecek ceza babalarının paralarının gücü ile şehir sokaklarında dehşet saçan görgüsüz zengin aile çocuklarının bu ülkede rahatça çakma mafya özentili yapamayacağı konusunda örnek teşkil edecektir.