4 Kasım 2011 Cuma

SOSYETİK GÜZELE KOKAİN GÖZALTISI

Sosyetesinin en tanınmış simalarından biri 15 gram kokain ile yakalandı

Antalya polisi yılbaşı nedeniyle kent girişlerinde uygulama yaptı. Bir otomobil içerisinde durumlarından şüphelenilen ve İstanbul’da bir üniversitede öğrenci olan 22 yaşındaki İrfan A. ve sevgilisi Zekiye E.’nin kimlikleri kontrol edildi.
Daha sonra 2 gencin üst aramasını yapan polis, İrfan A.’nın üzerinde 15 paket halinde satışa hazır 15 gram kokain maddesi buldu. İki sevgili gözaltına alınırken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı. 21 yaşındaki Zekiye E.’nin, Antalya sosyetesinin en tanınmış simalarından olduğu belirlendi.

İğneli FIÇI

30 Ekim 2011 Pazar

İĞNELİ FIÇI Yazıyor " MEDYADA İŞ ARAYAN HATUN"

İyi haftalar canlar…
Sizi biraz eskiye götürsem diyorum… Eski dediysem, 90’lı yılların sonlarına doğru…
Çünkü olayın kahramanları halen aramızda…
Hatun kişi öyle pek şahane bir güzelliğe sahip değil… İnce uzun, şimdilerde havalı filan ama o kadar işte…
90’ların sonunda kocasından ayrılmış, iş arıyor…
Araya giren dostlar, ille de medyada boy göstermesini istiyor hatunun…
“Medya”dan kastım üst düzey bir yöneticiye asistanlık…
Görüşme günü gelip, çatıyor…
İnce uzun fiziğine güvenen genç kadın, karşı cinsi etkileyip, işe alınacağına o kadar emin ki, reddedileceği zinhar aklının ucuna gelmiyor…
Üst düzey yönetici, bu genç anneyi kendisi için uygun bulmuyor…
Yanlış anlamayın CV’sini ya da fiziğini değil, yüzünü beğenmiyor….
Başından savdığında, hatun boş durmuyor tabii… Hırslandığı için medyanın yan kollarından birine, bir yapım şirketine başvuruyor bu kez…
Şirketin patronu, zaten bu konularda şerbetli…
Evli ama yıllarca uzun soluklu aşklar yaşamış biri… Bir asistana da ihtiyacı olduğu için bu hanımı işe alıyor…
Birlikte güzel işlere imza atıyorlar…
Ateşle barut hikayesi devreye girince, hanım kızımız hayatının atağını yaparak, adamın hayatındaki ikinci kadını devre dışı bırakıyor…
İş seyahatleri yoğunlaşınca, aşk da eni konu kızışıyor…
Eh, adam evli…
Karısı akıllı, bilse de hiç görmüyor duymuyor…
Hal böyle olunca, sevgilisine olan ilgisini ona daha çok para kazandırarak telafi etmeye çalışıyor…
Nitekim o hatun, şimdilerde ciddi bir servetin sahibi…
Bütün sosyetik davetlerde başrolde…
Kullandığı çantaların değeri, lüks bir daire almaya yetecek cinsten.
Adamla yolun sonu yok…
Küçük bir maraza çıkarıp, önce eski eşine geri dönüyor ki,ona yeni ve servet ,içinde yüzeceği bir hayat sunan adamla yollarını rahatça ayırabilsin…
Bir süre eşiyle takılıyor, sonra işlere gömülüyor…
Hani şekerim çok paralanınca kadınlar, gönüllerinin çektiğini arzuluyor ya, bu da aynı hesabın peşine düşüyor…
Bir davet organizasyonunda tanıştığı,ünlü bir siyasetçinin oğlu ile yakınlaşıyor…
Oğlan evli…
Ama hatuna abayı fena yakmış durumda…
Bu iş bir duyulursa, genç çocuğun babası onu kulaklarından tavana çakar…
Hatunun da yolu kesilir.
Çünkü, o siyasetçi ile daha önce birlikte olduğu patron da iyi arkadaş…
Ay memlekette neler oluyor, bunlar hala uçkur ve para peşinde yani… Ayıp, vallahi ayıp…

2 Ekim 2011 Pazar

ŞEYDA ÇOŞKUN'un SEVGİLİSİ 'SAHTE' BARZANİ!...



Mesut Barzani'nin yeğeni olarak tanınan Şeyda Coşkun'un sevgilisi; Barzani Ailesi'ni harekete geçirdi. Barzani'nin gerçek yeğeni: "Böyle birini tanımıyoruz; Türk istihbaratına şikayet ettik!" diyor.

VARLIĞINI BASINDAN ÖĞRENDİK
Mehmet Ali Erbil'in eski baldızı Şeyda Coşkun'un sevgilisi Muhammed Kerim Barzani'nin, Bodrum'da silahlı korumalarla boy gösterip kendisini Barzani'nin yeğeni olarak tanıtması, Barzani Ailesi'ni çileden çıkardı... Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzani'nin gerçek yeğeni Mustafa Salman Barzani, "İsmimizi kullanan o kişinin varlığını, bir ay önce medya takip raporlarından öğrendik. Şikayetçiyiz!" dedi.

SAHTEKAR MI DOLANDIRICI MI?
Barzani, "Biz muhafazakar bir aileyiz. Böyle hayatlarımız yok. Ben iş için sürekli Türkiye'ye gelir giderim ama koruma ve şoför bile kullanmam" dedi. Barzani, konuyla ilgili Türk istihbarat yetkililerine şikayette bulunduklarını söyleyip ekledi: "O kişi sahtekar ya da dolandırıcı mı; amacı nedir ailece öğrenmek istiyoruz..."
Şeyda Coşkun, konuyla ilgili yorum yapmayacağını söyledi ve "Bu meseleyi neden sorup duruyorsunuz?" diyerek tepki gösterdi.

Şirin SEVER 09/08/2011
SABAH GAETESİ

KORUMALAR EŞLİĞİNDE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASI!



Tuğba Coşkun, minik oğlu Ali Sadi için Bodrum’daki evinde doğum günü partisi verdi. Davetliler, silahlı korumaların gözetiminde eğlendi.
Tuğba Coşkun, Mehmet Ali Erbil’le evliliğinden dünyaya gelen oğlu Ali Sadi’nin 5’inci yaş gününü Yalıkavak’taki evinde kutladı. Parti için evin bulunduğu sitenin bahçesi tam bir panayır yerine dönüştürüldü. Palyaçolar ve süper kahraman kılığındaki animatörlerin gösteri yaptığı partide havai fişekler patlatıldı.
Barzani’nin yeğeni
Partiye katılan 50 kişi arasında, Tuğba Coşkun’un kardeşi Şeyda Coşkun’la ilişki yaşadığı konuşulan, Mesut Barzani’nin yeğeni Muhammet Kerim Barzani de vardı. Barzani, partiye korumaları eşliğinde geldi. Davetlilerin çevresinde etten duvar ören silahlı korumalar, gözlerini bir an olsun Şeyda Coşkun ve Barzani’nin üzerinden ayırmadı.

MİLLİYET GAZETESİ
05.07.11 09:45

1 Ekim 2011 Cumartesi

İĞNELİ FIÇI Yazıyor

Memlekette sağa sola bakıp, gençlerin haline dövünüyoruz; “Vah vah ne günlere geldik, ahlak elden gitti” diye...
Gencecik kızlar, pavyonlarda meze…
Aileleri onları üniversite öğrencisi sanıyor…
Yazık vallahi...

Çivisi çıktı her şeyin diyeceğim de, çivi bile kalmamış aslında...
Bakın ne duydum geçenlerde…
Gidip kulaklarımı yıkatasım var öyle bir dedikodu...

Efendim, bir adam ve çok kadın mecralı ilişkiler yumağından yıllarca fışkıran hikayelerin haddi hesabı yok…
Bu çok ünlü adam, kimi ünlü, kimi ünsüz buradan ABD’ye uzayacak sayıda hatunla halvet oldu zaman içinde...
Arzulardaki sınırsızlık, öyle bir boyuta varmış ki, hayatındaki zavallı! Kadınlar onun bu haline uyum sağlamak için ne derse yapar hale gelmişler...
Dışarıda saç saça baş başa süren adamı kapma yarışı , iş yatağa gelince aynı anda dördünün bir arada halvete girmesine de engel olmamış...
Ne adamdan vazgeçmişler, ne kavgadan...
Yıllarca böyle yaşayıp gitmişler...
Bu herkesin birbirinin elinden kapmaya çalıştığı ünlü adamın, uzun yıllarını paylaştığı bir diğer kadın öyle bir işini bilir, öyle uyanık ve tehlikeliymiş ki, diğerlerinin hepsine gözdağı verip dururmuş...
Hani sevgisindendir diyeceğim ama diyemiyorum ki...
Seven kadın, erkeğini öz be öz yeğeninle paylaşır, ardından da kayınbiraderine gelin verir mi?
İşte bu tuhaf ilişkiler zincirinde bu da var şekerler…
Bırakın dünyanın çivisini çıkarmayı, bunların üstünde branda bile durmaz...

Maksat paralara konmak, adamın gücünden nemalanmak olunca, her şey mubah demek ki...
Eh, adamda bu kadar uçkuruna düşkün olunca, talepler yatakta hayat buluyor demek ki...
Bunların hikayesi henüz gün yüzüne çıkmadı...
Birkaç yıl daha var.
Hele birileri güç kaybetsin, hele birbirleriyle çıkar kavgaları biraz daha ilerlesin, siz o zaman görün çarşaf, çarşaf memleket ne hale gelmiş alkışlarınızın altında...

26 Eylül 2011 Pazartesi

KRAL'ın SOYTARISI!..




Evi soyulsa 'Mehmet koş gel' dermiş
Saba Tümer adındaki kardeşimiz kötü sunucu mu? Yooo... Kaç yıldır ekranlara en yakışan kişilerden biri. Konuşmasını ve gülmesini biliyor. Ama yine de reyting için çırpınıyor. Yeni kanalında, yeni saatini tanıtmak için bakın ne yaptı?
Bazı internet dedikodu sitelerinde "Mehmet Aslan ile arasında bir şeyler var" diye dedikodu çıktı. Mehmet de rahmetli gazinocu Fahrettin Aslan'ın son çocuğu. Sanırım mirasının en büyük payını bıraktığı mutlu oğlu. Babası şarkıcılardan ve artistlerden nefret eder, hepsini böcek gibi görürdü. Mehmet Paris'te okuyor, diye övünürdü. Allah'ın şu işine bakın ki Mehmet de mirastan kalan milyonlarca lirayı bankaya koyunca, ola ola artist oldu. TV dizisinde durakta otobüs bekleyen yakışıklı delikanlı rollerini oynuyor. Başka şey yapamaz, hiç yeteneği yok. O muhteşem servetiyle faydalı işler yapıp, milletin hayır duasını alacağına artist oldu. Ah be kardeşim, onların en kralı senin babanın karşısında el pençe dururdu. Sana yakışıyor mu bu işler? Herhalde annesi Arzu Hanım oğlunun aktör olmasını çok istiyor. O halde versin Adana veya Antalya Film Festivali'ne birkaç milyon lira da 'En başarılı aktör ödülü' ödülünü aldırsın. Mehmet de o zaman Battal Gazi veya Karaoğlan filmleri çevirir.

Her neyse, biz konumuza dönelim. Saba Tümer, programına kasıtlı olarak Mehmet Aslan'ı konuk etti. Ama gelinlik giyerek. Espriye bakın hele... Erzurum'daki bacılar acaba espriyi anladı mı? Meğerse gelinlik bu dedikoduyu yalanlamak ve çıkaranları madara etmek için seçilmiş. Öyle kalsa iyi, Mehmet kameralar karşısında "evlenme teklifi" de etti. Şakadan canım, heyecan olsun diye. İstanbul'da yalnız yaşayan bir kadınmış, ne zaman bir erkeğe ihtiyacı olsa hemen ararmış. Mesela evi soyulsa hemen 'Mehmet koş gel' dermiş. Ayrıca ikisinin de reytinge hiç ihtiyacı yokmuş. Sonuçta gerçekleri söyleyenler yine kahrolsun, iftiracı oldu...


Aykut IŞIKLAR/Bugün Gazetesi

26/09/2011

25 Eylül 2011 Pazar

Ajda Pekkan dedikodusu Bülent Çavuşoğlu'nun yuvasını yıktı!..



Çavuşoğlu’nun evliliği bitiyor!
Adı, Ajda Pekkan'la aşk dedikodularına karışan Bülent Çavuşoğlu'na, eşi boşanma davası açtı; mahkemeden Çavuşoğlu için 8 ay evden uzaklaştırma kararı da çıkarttı... Adı Ajda Pekkan ile aşk dedikodularına karışan fakat bu dedikoduları yalanlayan KVK Genel Müdürü Bülent Çavuşoğlu ile beş yıllık eşi Tuğçe Çavuşoğlu'nun evliliği bitiyor!..

Tuğçe Hanım, Gülben Ergen ve İvana Sert’in de avukatlığını üstlenen Kezban Hatemi’ye vekalet verip eşine boşanma davası açmış. Eylül 2006’da evlenip Kasım 2008’de oğulları Efe Paşa’yı kucaklarına alan Çavuşoğlu çiftinin evliliği, ilk kez Mart 2010’da sekteye uğramıştı. O dönemde de, arada bir üçüncü şahıs olduğu için zor deniyordu ama çift evliliğini kurtarmayı başarmıştı. Ancak görünen o ki, ikinci sarsıntıyı atlatamamışlar!!!


SEKİZ AY EVİNE YAKLAŞAMAYACAK!
Bütün bir yazı oğlu Efe Paşa ile Göcek Safir Evleri’ndeki villalarında geçiren Tuğçe Çavuşoğlu, geçen hafta sonu İstanbul’a dönmüş. Ancak öğrendim ki Bülent Bey, eşi ve oğlunu Ritz Carlton Residences’in 30’uncu katındaki dairelerine almamış! Oğluyla kapıda kalan ve sinirden küplere binen Tuğçe Hanım, anında Kezban Hatemi’nin kapısını çalmış. Hatemi de, ilk iş olarak eşi ve oğlunu eve almayan Bülent Çavuşoğlu’na boşanma davası açıp mahkemeden sekiz ay evden uzaklaştırma cezası çıkarttırmış. Bakalım Tuğçe Hanım, eşinden kaç para boşanma tazminatı isteyecek ve istediğini alabilecek mi!!!

Bülent Cankurt/SABAH/GÜNAYDIN
23/09/2011

Mine Narin genç sevgilisiyle görüntülendi



Sosyetik kadınlar arasında yaygın olan genç sevgili' modasına Mine Narin de uydu.

Uzun süredir hayatında kimse olmayan sosyetik güzel, önceki gece genç aşkıyla objektiflere takıldı. Patlayan flaşlardan rahatsız olan Mine Narin, yüzünü saklayarak yoluna devam etti. Genç sevgili ise rahat tavırlar sergiledi.


Takvim
19/05/2010

24 Eylül 2011 Cumartesi

SİBEL CAN'DAN DEMET AKALIN'A SERT CEVAP..



Demet Akalın, nikah şahitliğini yapmaktan vazgeçtiği için sinirlendiği Sibel Can’a Twitter’dan savaş açtı. Can’ın yanıtı da sert oldu.

Mazeretimi bildirmiştim    

* Demet, nikah şahidi olmamı istemişti, ben de "tamam" demiştim. Ancak nikahından iki gün önce cep telefonuna mesaj atarak mazeretimi bildirdim. Mazeretim işle ilgiliydi. Demet’in nikahının olduğu gün İstanbul dışında sahne çalışmam vardı. Bu, biz sanatçılar için çok normal bir durum.

Suskunluğum asaletimdendir 


* Bu çirkin yorumlara anlam veremedim. Söylenecek çok şey var ama Mevlana ne demiş: “Suskunluğum asaletimden. Her lafa verilecek bir cevabım var ama bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye!..” Hesabını mahkemede verecek.


"Hem geçmişinde hem özünde dansöz"  


Demet Akalın, nikah şahitliğini yapmaktan son anda vazgeçen Sibel Can için Twitter’a “Yaaaa insan hem geçmişinde hem özünde dansöz olur mu!” diye yazdı. Ayrıca Can’ın, boşanmak üzere mahkemelik olduğu Sulhi Aksüt’ü evindeki kasayı boşaltmakla suçlamasının ardından da sayfaya şu ağır notu düştü: “Yalan-sahte... ıyi olmuş, o kasan boşalmış, beter ol!.. Çocuklu sahtekar!”


Sema EREN/Hürriyet

24/02/2010

DEMET AKALIN'DAN SİBEL CAN'A AĞIR HAKARET!.




Demet Akalın yine olay yaratacak açıklamalarıyla gündemde. Rica ettiği halde kendisine nikah şahitliği yapmayan Sibel Can'a bir süre önce 'Dansözlük yaptı' diyen Akalın, bu kez Twitter'da ağır konuştu.

22 Ocak’ta Önder Bekensir ile dünya evine giren Demet Akalın, Sibel Can’dan nikah şahidi olmasını istemiş ancak Can, çocuklarıyla Londra tatiline gitmeyi tercih etmişti. Bunun üzerine Akalın, Sibel Can’a, "Bazı ünlü kişilere düğünüme gelmeleri için 20 gün önceden davetiye gönderdim. Beni şaşırtan bir isim oldu. O kişi bana dansözlük yaptı" diye gönderme yapmıştı.


DEMET HIRSINI ALAMADI MI?

Demet Akalın, Sibel Can’dan hırsını alamamış olacak ki, Twitter’daki sayfasında ünlü sanatçıyı hedef aldığı anlaşılan inanılmaz hakaretlerde bulundu.
Akalın, Twitter’daki sayfasında, evdeki kasasını boşalttığını iddia ettiği eşi Sulhi Aksüt’e boşanma davası açan Can’a gönderme yaptı ve "Yaaaa insan hem geçmişinde hem özünde dansöz olur mu yaaa!!" dedi. Son olarak türbe ziyaretine basını davet ettiği gerekçesiyle şarkıcı Deniz Seki ile laf dalaşına giren Demet Akalın, dava açılması muhtemel hakaret dolu sözlerine şöyle devam etti: "Yalan-sahte iyi olmuş o kasan boşalmış beter ol, çocuklu sahtekar!... "

8 Mart’ta boşanma davasının yeni duruşması görülecek olan Sibel Can’ın, Akalın’ın bu sözlerine cevabı ile tazminat davası açıp açmayacağı merak konusu oldu.



O SIR HALA ÇÖZÜLEMEDİ

İddialara göre, Sibel Can, Miami tatili dönüşünde eşi Sulhi Aksüt’ün evde bulunan kasadaki para, mücevher ve değerli eşyalarla dolu kasayı boşaltmasıyla yıkılmıştı. Daha önce de birkaç kez ayrılığın eşiğine geldiği eşine boşanma davası açan Can, basına “Miami dönüşü çok büyük şok yaşadım ancak bu benimle mezara gidecek” açıklamasını yapmıştı. Güvenlik şirketinden şifreyi alarak kasayı boşattığı öne sürülen Sulhi Aksüt ise, “Bunlar çok çirkin ithamlar. Hiçbiri doğru değil” demişti.

YALANLAMA YAPMIYOR

Bugüne kadar pek çok ünlü adına Twitter’da hesap açıldı ve bu hesaplarda yazılanlar haber konusu oldu. Twitter’da ardı ardına ilginç açıklamalar yapmaya devam ederek gündemde kalan Demet Akalın, hesabında yazdıkları hakkında çıkan haberlerle ilgili bugüne kadar herhangi bir yalanlama yapmadı.


Hürriyet 22/02/2010

SİBEL CAN, SEDA SAYAN'ın KARDEŞİNİN DÜĞÜNÜNDE GÖBEK ATIYOR!


Yıl 1985... Sibel Can, Seda Sayan'ın kardeşinin düğününde, yalın ayak göbek atıyor.


Pek çok ünlünün şöhretine katkıda bulunan, yasak aşkları ortaya çıkarıp bakanları koltuğundan eden, nice skandalların örtüsünü kaldıran Hafta Sonu Dergisi, Türkiye'nin en geniş magazin arşivine sahip.

Daha önce hiçbir yerde görmediğiniz, hatta sanatçıların kendi albümünde bile bulunmayan birbirinden ilginç yüzlerce fotoğraf, derginin arşivinde bulunuyor.

SİBEL CAN: SEN OĞLUNU 17 YAŞINA KADAR NİYE REDDETTİN?



Selçuk Ural'ın, bir dönem oğlu Hakan Ural ile evli olan Sibel Can hakkında yaptığı açıklamalar ortalığı karıştırdı. Sibel Can'ın hayranları web sitesinde Ural'a çok sert yanıtlar verdi!..

Selçuk Ural katıldığı TV programında eski gelini Sibel Can hakkında yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Ural'ın "Oğlum Hakan'ın en büyük hatası Sibel Can ile yaptığı evlilik oldu. O dönem yaşadığı sıkıntılar yüzünden manik depresif hastalığına yakalandı. Geceleri uyayamıyordu, ölümden döndü" sözleri üzerine gözler Sibel Can'a çevrildi. Sorularımızı yanıtlayan Can eski kayınpederine ateş püskürdü.


- Selçuk Ural'ın sizinle ilgili iddialarına ne diyorsunuz?Aslında konuşması gereken kişi benim ama çocuklarımın dedesi olduğu için yapacak bir şey yok. Ben çok iyi bir ana baba evladıyım. Aile terbiyesi aldım. Fakat ailemizin ve çocuklarımızın onurunu kıracak sözler duyduğum anda mahkemede bunun hesabını sorarım.

- O sözleri duyunca bir kadın olarak ne hissettiniz?En başta çocuklarımın dedesi olduğu için çok incindim. Ben nasıl bir kadın olduğumun bilincindeyim. Çok düzgün, iyi bir kadınım. İyi bir kadın olduğum ortada ki hala konuşmuyorum. Sonuçta o bir dede. Ama maalesef ne Hakan'a ne de Aslı'ya babalık yapmamış. Bu yüzden önce dedeliğin mertebesine erişsin. Çocuklarına babalık yapmadığı için dedeliği bilmiyor.
-Hakan Bey ile konuyla ilgili görüştünüz mü?Çocuklarımın ikisi de babasıyla görüştü. İkisi de çok aklı başında çocuklar, ne yapması gerektiğini bilirler. Ben ayrıldığım günden bu yana Hakan Bey ile görüşmedim, konuşmadım. O aileden tek görüştüğüm insan babaanneleri Ceyhan Hanım'dır.
-En çok hangi lafa ‘Ben bunu haketmedim' dediniz?Ben yaşanan hiçbir şeyi haketmedim. Bir de aradan 10 yıl geçmiş nedir bu saçmalık anlayamadım.
-Hakan Bey sizin yüzünüzden manik depresif olmuş...Hakan'ın psikolojik sorunlarını neden kendisine bağlamıyor. Hakan'a babalık yapmamış ki. Onu çocuğu olarak da kabul etmemiş. Bence önce biraz derinlere insinler. Aslında söylenecek çok söz var ama çocuklarımın dedesi olduğu için konuşmuyorum. Ölene kadar da konuşmayacağım. Konuşması gereken kişi benim ama ölene kadar susacağım.


Can'ın resmi web sayfasına yapılan yorumlarda, Can'ın hayranları, Ural'a şöyle yüklendi:


İKİ TANE EVLATLARI VAR!

* sibelcanım:
Selçuk ve Hakan Bey, Sibel sayesinde şu an bulunduğunuz yerdesiniz... Olmuş bitmiş konuları açmanın ne manası var. Bir kere sen bunları konuşmadan önce torunlarını düşünmeliydin. Onları üzdüğünün farkındasındır umarım. Aslında söyleyecek çok şeyim var ama Melisa ve Engincan için susuyorum. Selçuk Bey albüm ya da diziye başlayacak sanırım...


* nergiscan: Olamaz ya! Bu da ne demek şimdi Allah aşkına? Sibel Can, Hakan Ural'a sevgisini verdi, iki evlat getirdi dünyaya. Vallahi Selçuk Bey'i kınıyorum.


* batucan: Selçuk Ural piyasadan uzaklaştı yeniden reklamını yapmak için Sibel Can'ı kullanıyor. Sibel Can ile Hakan Ural arasındaki diyaloğa neden sen karışıyorsun ki? Hiç düşündün mü, baştan beri bu mutluluğu gölgeleyen isim sendin belki... Hakan Bey bu birliktelikten maddi ve manevi gerekli her şeyi aldı. Sanırım elinizdekiler tükendi.


* cnc 59:
Aradan yıllar geçtikten sonra yaşına ve dedeliğe yakışmayacak sözler, çok ayıp, yazık ve de günah...


* Oya:
Bunca yıl sonra bunları konuşmanın ne manası var, anlayamadım... Belli ki Sibel Hanım'ı üzmek için çabalıyor. Konuşacak başka konu bulamıyor, arada çıkıp sürekli aynı şeyleri konuşuyor. Aile içinde yaşananları tam olarak bilemeyiz ama madem mükemmel bir babaydınız, neden 17 yaşına kadar Hakan Bey'i oğlunuz olarak kabul etmediniz?


* tarcancoll:
Acaba kendisi, 16 yaşındayken tanıştığı oğlunda yarattığı travmaların farkında mı? Hakan Bey babasız geçirdiği günler yüzünden bu hastalıkları geçirmiş olmasın...


Özlem AVCI/SABAH
19/09/2008

SELÇUK URAL: OĞLUM SİBEL CAN YÜZÜNDEN ÖLÜYORDU!..



Selçuk Ural'ın "Oğlunuz Hakan'ın ilk eşiyle yeni eşinin arasındaki fark ne?" sorusuna yanıtı... Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel'in sunduğu programa konuk olan Selçuk Ural, "Oğlum ilk eşi Sibel Can yüzünden ölüyordu" diye konuştu.

Selçuk Ural şunları söyledi: "Oğlum Hakan'ı uçuruma sürükleyen olay, Sibel Can'la evlenmesiyle başladı. Bu nikâha şiddetle karşı çıktım. Evliliklerinin ilk yılında boşanmaları için Hakan'a yalvardım. 'Oğlum, boşan normal bir kadınla yuva kur' dedim. Oğlum beni dinlemedi. Sonra başına gelmedik kalmadı. Yavrum Pasif Depresif denilen korkunç bir hastalığa yakalandı. Günde bir avuç ilaç içiyor, geceleri uyumuyor, yemek yemiyor, sürekli ağlıyor ve 'Baba beni kurtar' diye yalvarıyordu. Elleri, ayakları ve sırtı yara içindeydi. Yatağa yatamıyordu. 
Üç gün boyunca bir sandalyenin üzerinde ellerini tutarak 'Oğlum, bu kötü günler geçecek, elimi sıkı tut, hayata tutun' diye yalvardım. Oğlum Hakan, 'Baba sırat köprüsünden geçiyorum, yardım et' diye ağlıyordu. O günleri hiç unutamıyorum. Oğlum bu evlilikte, ihaneti de, sevilmemeyi de, kullanıldığını da gördü. Ölümden döndü ama Allaha şükür ki şimdi çok mutlu. Onu deliler gibi seven iyi aile terbiyesi almış olağanüstü bir eşi var."

"MAHKEMEDE HESAPLAŞIRIZ"Sibel Can, Selçuk Ural'ın söylediklerine şu yanıtı verdi: "Bu konularda konuşması gereken ilk kişi benim ama ben asla konuşmadım konuşmayacağım. Sonuçta o iki çocuğumun dedesi. Buna saygımdan dolayı yine yanıt vermeyeceğim. Ama beni ve ailemi rencide edecek bir cümle ağzından çıktıysa mahkemeye hesaplaşırız."

Hürriyet 18/09/2008


16 Temmuz 2011 Cumartesi

HODRİ MEYDAN MİLLET!


Sacitaslan.com birkaç gün önce Google Analytics verilerini sitenin en altında günlük olarak yayınlamaya başladı. Bizde birkaç gün içerisinde başlayacağız.



Hodri Meydan Millet! Sacitaslan.com açtı! Sizde de açacak cesaret var mı?

Bağımsız internet medyasının gücü ortada. Gün geçtikçe internet medyası Türkiye’de daha da güçleniyor ve ülke gündeminde büyük söz sahibi oluyor.


İnternet medyasının reklam pastasından aldığı payda her geçen gün çoğalıyor. Fakat İnternet medyasına pastadan düşen dilimler adaletli olarak dağıtılmıyor.


Çünkü hayatı sahtekarlıklar üzerine kurulu geçen üç kağıtçılar bu işe de el attı.


Bir site açıyorlar, ne tasarımları tasarım, ne sistemleri sitem, ne de haberleri haber. Sitelerinden de kendileri gibi çamur akıyor. Sitelerinin adlarını Google’a yazıp aratın, tek bir özel haberleri yoktur. Kimse onlardan alıntılar yapmamıştır.


Haberleri gazetelerin sitelerinden kopyala yapıştır yöntemi ile hazırlarlar.

Bu sahtekarlar internetin AGB si konumunda olan ve internet sitelerinin reytingini belirleyen alexa.com’a bile üçkağıt yapıyorlar. Sitelerinin ana sayfalarının kodlarını çok tık alan bir başka sitenin ana sayfalarına gömüyorlar (görünmez şekilde gizliyorlar) sonrada o sitelerine girenleri kendi sitelerine girmiş gibi gösteriyorlar.


Birkaç yıldır günde 70 – 120 bin tekil ziyaretçi aldığını söyleyen birkaç sitenin Alexa’daki son birkaç gündür hallerine bakıyorum. Yerlerde geziyorlar. 70 – 120 bin tekil ziyaretçi aldığını iddia eden bir site ne oluyorda son 4 -5 gündür 7 – 8 bin ziyaretçiye düşüyor? Hokkabazların oyununu Alexa.com da çözmeye başladı sanırım. Yoksa aklın, mantığın, matematiğin alacağı iş değil bir günde bir sitenin bu kadar büyük çöküş yaşayabilmesi.

Bir başkası sitesine bir bakıyorsun ziyaretçilerinin % 80 den fazlası admin paneline girmiş (yani haber ve site yönetim bölümüne), bunlar görünmüyor mu sanıyor bu hokkabazlar. Akılları sıra reklam vereni kandıracaklar.

Ben böyle gazetecilerle selamı sabahı anında kesiyorum. Biz özel haberler için emek verirken onlar sahtekarlıkla Alexa.com’u kandırıyorlar… Bizim emeğimizi çalan adamla işimiz olmaz…

Bu sahtekarlar Alexa.com’u başkalarının sitelerine gömdükleri kodlarla kandırabilirler. Ama sıkıyorsa Google Analytics verilerini yayınlasınlar. Çünkü Google’u kandıramazlar.

Bu emek hırsızı, arlanmaz, uslanmaz, utanmazlar sitelerinin ziyaretçi sayısını yüksekmiş gibi göstermek için her hileye başvuruyorlar. Ama kendi sitelerinin kod koyarak ölçümünü sağlayan Google’u kandırma yolunu hala bulamadılar.


Reklamcılar da bu sahtekarların oyunlarını bile bile kendi müşterilerine yani reklam verene yalan söyleyip bu sitelere reklam verdiriyorlar. Çünkü bu siteler karalama haber tehditini sürekli elinde bir koz olarak kullanıyor.


Reklamcılar ise yeni uyandı bu işe(!) şimdi Google analytics verilerini istiyorlar…


Sacitaslan.com’un istatistik bilgilerini sitenin en alt kısmında sürekli yayınlıyordu. Herkese açık, herkes girip bakabilir ve görür Sacitaslan.com’a günde kaç tekil ziyaretçi gelmiş, kaç sayfa okunmuş…


Sacitaslan.com birkaç gün önce Google Analytics verilerini sitenin en altında günlük olarak yayınlamaya başladı. Aynı uygulamaya biz de birkaç gün içerisinde başlayacağız.

Kendine güvenen beri gelsin, bir yerleri sıkan varsa onlarda yayınlasın. Ziyaretçiler de reklamcılar da görsün hangi siteye kaç kişi giriyor…

Ama ben sanmıyorum bu sahtekarlarda bu cesaret yok, yayınlayamazlar, dedik ya poposuna güvenen için Hodri Meydan…


Fakat, Google Analytics verilerini yayınlayacaksanız üzerinde Photoshop oynamaları yapmadan gerçek rakamlarınızla yayınlayın…


Tabii cesaretiniz varsa…


Tunç Erden Yakar


‘VURDUYSAM ETEK GİYERİM!’


Çakma Mafya Mehmet Aslan öldüresiye dövmüş!..



Mehmet Aslan’ın Timur Cihan Saylam’ın gece vakti eşkiyalar gibi arabası ile yolunu keserek adamları ile öldüresiye dövdüğü kamera görüntülerinin tamamını Bizden Kaçmaz ele geçirdi.
‘Ona vurduysam etek giyerim!’ demişti! Çakma Mafya Mehmet Aslan neredeyse öldürüyormuş!

Mehmet Aslan’ın Timur Cihan Saylam’ın gece vakti eşkiyalar gibi arabası ile yolunu keserek adamları ile öldüresiye dövdüğü kamera görüntülerin tamamını Bizden kaçmaz ele geçirdi.


Rahmetli Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın playboy oğlu Mehmet Aslan’ın şehir eşkıyaları gibi yol keserek Üniversite Öğrencisi Timur Cihan Saylan’ı adamları ile dövdüğü kamera kayıtlarının tamamı FOX TV’nin başarılı magazin programı Bizden Kaçmaz’da yayınlandı.


Şok eden görüntülerde Mehmet Aslan, Üniversite öğrencisi genci elindeki copla kafasına defalarca vurarak adeta öldürürcesine dövüyor. Uzmanlar gencin sağ kalmasının bir mucize olduğu görüşünde birleşiyorlar.


Magazinin gülü Mehmet Aslan’ın hangi gücü arkasına alarak İstanbul’un göbeğinde bir genci mafya ayaklarına yatarak öldüresiye dövdüğü anlaşılamıyor. Olaydaki en vahim durumlardan biri ise İstanbul Emniyet Müdürü ve savcıları çileden çıkartacak türden, Çakma Mafya Mehmet Aslan olay yerine gelen polis ekiplerine dahi posta koyuyor.

Olay gecesi Timur Cihan Salyam’ın şikayetçi olması üzerine gözaltına alınan Çakma Mafya Mehmet Aslan, Timur Cihan’ın babası oğlunun başına gelenleri öğrenip de emniyete gelirken telefonda kendisine “Ben sadece kavgayı ayırdım. Oğlunuza kesinlikle ben vurmadım. Ben oğlunuza bir tane bile vurduysam bu ülkede etek giyer gezerim” dediği iddia ediliyor.

Çakma Mafya Mehmet Aslan’ın kamera görüntülerinde adeta canice ve vahşice Timur Cihan Saylan’a saldırdığı, öldüresiye kafasına copla defalarca vurduğu olayı ayırmaya çalışan polislere kafa tuttuğu ve adamları ile birlikte yere devrilen Timur Cihan Saylan’ı yerlerde sürükleyerek tekmelemeye devam ettiği görülüyor.


Timur Cihan Saylan’ın babasına telefonda “Oğluna bir kez vurduysam bu ülkede etek giyer gezerim” diyen Çakma Mafya Mehmet Aslan’ın görüntülerden sonra etekten de fazlasını giymesi gerekecek gibi görünüyor.

MEHMET ASLAN TUTUKLANMALI!

Mehmet Aslan denen bu cahil kendini MAFYA sanıyor.

Son bir ayı bir hayli hareketli yaşadım. Yerel seçimlerden dolayı iş yoğunluğu, yeni eve taşınma telaşı, üniversiteye geri dönmenin heyecanı derken bir de beynimin yeniden Ö’dem’lenmesiyle uğraşıp durdum…
Geçtiğimiz günlerde Eski Başbakan yardımcısı ve MHP genel Başkan yardımcısı Şevket Yahnici ve Gazeteci arkadaşım Hürriyet Turnalı ile akşam başlayıp sabahın erken saatlerine kadar süren bir akşam yemeği yedik…
Şevket Yahnici yerel seçimler hakkında tahminlerini dinlediğim yüzlerce insandan nokta atışı olarak seçim sonuçlarını hangi partinin yüzde kaç oy alacağını bilen tek insan oldu. Bana söylediği tüm rakamlar birer bir tuttu. Tebrikler Şevket Abi…
Bana göre seçimin iki galibi var biri AKP…
Bunca yolsuzluk bunca çirkin dosyanın ortaya dökülmesine, devletin en önemli kurumlarının başına ve önemli noktalara imam atamalarına, Avrupa Birliği konusunda son üç yıldır hiçbir çalışma yapamamalarına ve tüm basiretsizliklerine rağmen %38 oy almaları inanılmaz büyük bir başarı…
Seçimin ikinci galibi ise halk… Bunca tehdit, şantaj, baskı, seçim rüşvetine rağmen %52 oy bekleyen AKP’yi % 14 oy yanılttıkları için başarılı oldular…
Ülkenin bir diğer konusu ise biri cinayetle sonuçlanan şımarık zenginlerin soytarı çocuklarının yaptıkları…
Biri Cem Garipoğlu. Sorumsuz, sevgisiz, hain, pislik olarak yetiştirilmiş bir çocuk… Münevver Karabulut adlı kardeşimizi vahşice öldürdü. Bir ailenin hayatını karattı. Bir topluma travma yaşattı. Ve hepsinden acısı hala elini kolunu sallayarak geziyor ve bir türlü yakalanamadı.
İkinci olay ise bundan hiçte farklı değil…
Mehmet Aslan adlı mirasyedi… Babası gece aleminin içinden gelen bu zıpçıktının insanlıktan utanır yanı yok… Utanması altında ezilmesi gereken bir soyadı varama adamda ar damarı çatlamış ondan da utanmıyor.
Beyefendi katıldığı TV programlarında bol keseden sürekli babasından kalma servetini kendi alın teri ile kazanmış gibi anlatınca bu ülkede kanunlardan güçlü olacağını zannediyor.
Bak sen şu görgüsüze…
Mehmet Aslan denen bu cahil kendini MAFYA sanıyor. Gecenin bir vakti İstanbul’un göbeğinde bir gencin arabasını adamlarıyla durduruyor. Elinde bir sopa başlıyor öldüresiye dövemeye… Gencin aldığı hastane raporları inanılır gibi değil... Bir kaç darbe daha alsa hayatını yitirecek... Mehmat Aslan da İstanbul’un göbeginde yol keserek adam öldüren katil bir pisliğe dönüşecek...
Mehmet Aslan’ın Cem Garipoğlu’ndan ne farkı var? Soruyorum ne farkı var?
Biri cani bir kızı doğradı. Bir cani yol kesip öldüresiye bir genci adamlarıyla dövüyor. O çocuğun kafasına sopalarla vururken çocuk ölse o zaman bu maganda kılıklı görgüsüz Mehmet Aslan’a ne diyeceğiz? Tabii ki katil diyeceğiz…
Cem Garipoğlu da Mehmat Aslan da aynı kişilik yapısına sahip insanlar.
Paraları var ya kendilerini Türkiye Cumhuriyeti Kanunları’nın üzerinde görüyorlar… Onlar adam keser, onlar yol keser adam öldürmeye teşebbüs ederler. Ama paraları var kurtulurlar.. Öyle mi…
Cem Garipoğlu bulunamıyor anladık… Mehmet Aslan neden adam öldürmeye teşebbüsten tutuklanmıyor? Mehmet Aslan neden elini kolunu sallayarak geziyor?
Cumhuriyet savcılarına sesleniyorum ve hakimlere, bu ülkenin kanunları zengine ayrı fakire ayrı mı işliyor?
Eğer cevabınız HAYIR ise tutuklayın şu Mehmet Aslan’ı… Türkiye’de herkesin canı istediği gibi yol kesip adam öldürmeye çalışamayacağını gösterin bu halka…
Toplum vicdanı giderek sorgulamaya başlıyor adaleti…
Bir lafımda ülkemin magazin basınına Mehmet Aslan kızlarla diye başlık atıyorsunuz… Mehmet Aslan’ın yol kesip döverek adam öldürmeye çalıştığını neden görmezden geliyorsunuz? Hangi çıkar ilişkileri susturuyor sizi???
Bu kirli ilişkiler çıkar ortaya ve ben de namusum üzerine and içerim sizleri sokağa çıkamayacak hale getiririm bu köşelerden…
Haberiniz ola…
Tunç Erden Yakar

SEVAN ÇAMLICA: ’’BEN BU ADAMDAN NEMALANIYORUM!..’’

Yanlış anlaşılmasın; sabır ve sınırdan kastım, çekilmez bir yazı olmasından kaynaklanmıyor.

Kimi yazısını  bitirdiği zaman duruma  göre  bir  başlık  oturtur.. Bazı yazar  çizer takımı ise önce  başlığı  atar ve sonuna  kadar,  o başlığa  itaat  ederek yazar… Ben  işi  garantiye  alayım  dedim… İlk ve son  olarak bu  köşeyi, birazda kişisel  olarak  kullanacağım…
Yanlış  anlaşılmasın; sabır ve  sınırdan  kastım, çekilmez bir yazı  olmasından kaynaklanmıyor.. En azından  ben  böyle  düşünüyorum…Biraz  uzun  olabilir, sıkılabilirsiniz mealinde  idi.
SACİT ASLANSacit Aslan’ı  yirmi öncesinden  tanıyorum… Tanıyorum  dediysem hiçbir  zaman  bire bir dostluğumuz,  arkadaşlığımız, görüşmemiz olmamıştır.  Benim  aktif  gazetecilik yaptığım  yıllarda, Büyük Maksim Gazinolarının  ikinci  adamı idi.. sıkça   olarak  karşılaşırdık. Sert, aksi görünüşlü, ama  arada  birde güldüğü  zaman  fena  görünmeyen bir  insandı…
Hemen hemen aynı  özelliklere  sahip  olan  rahmetli  babası Fahrettin Aslan  bile zaman  zaman  espri  bile  yapardı ama  onun bu  halleri bana  denk  gelmedi… Gala geceleri  dışında Maksim Gazinoları’na  öyle  elini  kolunu  sallayarak girmek, fotoğraf  çekmek, kulislerde  cirit  atmak ne  mümkün… Bizim  jenerasyonun  en  cevval muhabirleri  bile, bir  kare  fotoğraf  çekebilmek  için önce  rahmetli  Ali’den randevu  alır, sonra da  Sacit Aslan’ın vizesi gerekirdi… Konuklar çok  önemliyse  Fahrettin Aslan Devreye  girer ve  Maksim’in kapıları  kapanırdı. Haber  peşinde sabahlara  koşan  bir  muhabir  olarak  çok  kızardık bu duruma… Gerçi ben  pek sıkıntı  çekmezdim… Gazetecilerin  girmesinin yasaklandığı  anlarda  bile  otopark tarafından  sızardım… Görürlerdi   aslında ama idare  ederlerdi.:)

SACİTASLAN.COM
Sacit Aslan’ın bir magazin portalı kurduğunu  ilk duyduğum zaman gerçekten  çok şaşırmıştım… Magazin basınında ve  televizyonlarda  sıkça  yer  alıyordu,  ancak  eğlence  sektörünün önemli  bir  ismi  olan  Sacit Aslan, niçin bu  işe  girmeyi düşünmüştü.. Tahmin  edebiliyorum ama  doğrusunu  isterseniz bugüne  kadar  sormadım kendisine…

Ancak ilginç  olan; Sacit  Aslan’ın kurduğu bu portalda  gün  geçtikçe inanılmaz  bir  performans göstermesi  oldu… Asıl mesleği  gazetecilik olmayan  bir  insan bu  işe ciddi  anlamda  yatırım yapıyor,  emek  harcıyor,  doğru  bildiğini  yazıyor… Bir  çok magazin  sitesi sahibi  olan profesyonel gazeteci  arkadaşlarımızın aksine, gazetecilik  yapıyor… Magazin, siyaset, spor, güncel konuları anında sitesine  koyabiliyor…
Önceleri, “Kötü  komşu,  insanı  mal mülk sahibi eder”  düşüncesindeydim. Yani, sıkıntısını, derdini  yeterince  anlatamayan Sacit  Aslan’ın  kafası  kızar ve “Bende açarım  ulan bir  internet  sitesi” diye  davrandığını düşündüm. Yanılmışım… Bu  yanılmamın nedenlerini  biraz daha  sabredersiniz  anlatacağım.

YOLDA  GÖRSE  TANIMAZ…
Dediğim gibi,  aradan  yılar  geçmiş, Sacit  Aslan  beni  yolda  görse  tanıması  mümkün  değil. Belki daha önce  yazdığım  yerlerdeki  fotoğrafımdan  çıkarabilir  ama onada  emin  değilim. Sacit Aslan’ın internet  sitesinde birkaç haberim  yayınlandı, kaynak gösterilerek…İnanılmaz bir  giriş  oldu.. Bu da  yetmedi  diğer  internet  siteleri   aldı  ve  yayınladı… Günlük gazeteler bu haberleri  aldı  ve  manşetlerine  çıkardı..

Belki  bir  gün bu  köşede yazamayabilirim… Ancak bunun  nedeni şu  ana  kadar  karşı  karşıya  gelmediğimiz  Sacit  Aslan olmayacaktır. Ancak  şuna  eminim ki Sacit  Aslan  bana  şunu  diyecektir, “Kardeşim ne  yazıyorsan  yaz, doğru  olsun, arkasında  dur, kimseye hakaret  etme…” Eee, zaten  biz 27 yıldır bunu  yapmadık mı?..
BİZ GAZETECİ MİLLETİ  İÇİN ÖNEMLİ  OLAN  NEDİR BİLİR MİSİNİZ?Binlerce kişi  tarafından  okunmak  ve  ilgi  görmek…
Eleştirilirseniz bile insanların  size yergilerini  yazmaya vakit  ayırmaları…
Haberinizin  altında imzanızı  görmek…
Yazdığınız haber ve  yorumlarınıza kısıtlama  getirmemek…

Evet… Bütün bunlar, mesleğini  gerçekten  seven  insanlar  için vazgeçilemeyecek değer yargılarıdır. Maaşınızı  geç almışsınız, cebinizde  para yok, borç içinde yüzüyorsunuz… Bunların hiçbir  önemi  yoktur. Eğer bu  mesleği  yapıyorsanız, bin bir güçlükle  yaptığınız bir haberin  altında sizin  isminiz yoksa veya  birileri  bunu  kendilerine  mal  ediyorsa, yahut ihmalkar bir  editör  atlamışsa,  dünya  size dar  gelir.
Sevgili gazeteci arkadaşlarım bunu çok iyi anlarlar.

HABERİN KOKUSUNU ALMAK VE KULLANMAK…
Yazının başında  da  dediğim gibi böyle  bir  yazıyı  son kez yazacağım.. Sacit Aslan’ın  sahibi  bulunduğu  sitede  yayınlanan birkaç yazımdan sonra  gelen  maillerden başımı  alamadım. Kuşkusuz bunların  hepsi “Aman  ne  iyi ettin  yazdın da başın  göğemi  erdi”  cinsinden  olduğu  gibi büyük çoğunluğu da “Az yazmışsın kardeşim bak bendede  bu  bilgiler var, ne  olur  yaz” diyenlerden  oluşuyordu.
İşte:
Gazetecilikle tüccarlığı  bir  arada  götürmeyen  birisinin, çocuklar gibi, çılgınca sevindiği noktadır  bu… Tiryaki iseniz hemen bir sigara tellendirirsiniz…  Anason kokusu size  mutlu  edecekse bir dilim peynir  eşliğinde minyatür  bir  çilingir sofrası hazırlarsınız… Keyif budur  işte oğlum… Cebinde  beş  kuruş paran  bile  olmazsa, hiç tanımadığın  insandan  gelen  iki  satır yazı…


NE  VAR Kİİ…
Eğer  bir  gün manevi her türlü özveriyi  gösterdiğiniz bir  arkadaşınızdan bir  kazık  yerseniz, durup düşünürsünüz… Belki bu  kazığın  sinyallerini  daha  öncesinde  almışsınızdır ama…

Bu  kazığın türleri  vardır…. Söz verir, gelemez…Mutlu  bir  günün  olur  gelemez… Kırk yılın  başı  bir  hatun düşürmüştür… Mazur görürsünüz, “yakışır” deyip  güler geçersiniz…”Oğlum müdür  bırakmıyor  açılışa  beraber  gidiyoruz” gibi klasik yalanları da  duymazdan  gelirsiniz…

BİR ŞEY  VAR  Kİ…
Gazetecilik gibi bir mesleğin içine  eden  bir arkadaşınızı  asla  mazur  göremezsiniz…Eğer  görürseniz  önce  kendinize  olan  saygınızı yitirirsiniz… “Ben bu  meslekte  babamı  bile tanımam” deyip, telefonla  size küfürler  yağdıran  bir  dallamanın sözde  yarattığı  bir korku ile  tırsarsanız,  bilemem  artık…

Bu  davranışı ne  yazık ki,  adam gibi  adam sandığım, bir  insan kalıbı  ile aynı  yere  koyamam, Kendime  kızarım  sadece.
Kendi kendime tek bir  soru  sorarım  sadece.. “Sevan Çamlıca, senin  korkak adamlarla  işin  olmamalı…”
Tüccar  gazeteciler  şunu  söyleyebilir.. Ki  piyasada  bunlardan    fazlasıyla  var…“Bak kardeşim benim  bu  adamla  ticari  ilişkilerim  var…”
“Ben bu  adamdan  nemalanıyorum”
“Ben bu  adamın  hakkında  bir  şey  yazamıyorum, okkalamak zorundayım ne  yapayım…”
“Ben Abaza kaldığım zaman bana  hatun  bile  ısmarlayabiliyor…”
“Ben fotoğraf  makinemi bile  duruma  göre  anında  satarım…”

“Ne yapayım benim yaşam tarzım bu…”

Diyorsan.. O  zaman  bu  işlere  soyunmayacaksın. Sakın bu işlere  girme ve  bence ticarete  soyun…
Bir şey daha var.. Benim  isim  vermeyerek yazdığım  insanlar  gereken  mesajları  almıştırlar..  Buna  yanıt  vermemelerini  özellikle  istiyorum..Beni  tanıdıkları  için  bu  özel  isteğimi   dikkate  alacaklarını   iyi biliyorum.
Dediğim gibi  bu konuda  bu  köşede  yazacağım  ilk  ve  son  yazıdır bu…. Gündem  o  kadar  dolu  ki..
sevancam@gmail.com
*anlatmaya  çalıştığım  gazeteci prototipinin dışında  yürekli  çok  gazeteci  arkadaşım vardır. Onları tenzih  ediyorum ve  yazdıkları her doğru haber  için yüreklerine  sağlık diyorum

Sevan Çamlıca

15 Temmuz 2011 Cuma

EKRANA ÇIKMASIN EMRİ!!!



Sibel Can haftada 45 bin YTL kazandığı TRT'ye son dakika kazığı atınca İbrahim Şahin'in tepesi atınca olanlar oldu!

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in pazartesi günü Sabah gazetesinde yayınlanan söyleşisinde yılbaşı programı için söyledikleri, Milliyet'ten Ali Eyüpoğlu'nun dikkatini çekti. Eyüpoğlu konuyu biraz araştırınca ortalığa bakın neler neler çıktı!

İşte Ali Eyüpoğlu'nun bugünkü TRT yazısı;


TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in ismini özellikle açıklamadığı sanatçının kim olduğunu merak ettim. Bir dizi telefon görüşmesinden sonra "Hadise"nin perde arkasını öğrendim. TRT'deki haber kaynaklarımdan aldığım bilgi şu:
O sanatçının adı Sibel Can...

TRT'nin Sibel Can'la köprüleri atmasının sebebine gelince:
Sibel Can, 2008 yazından bu yana TRT'ye program yapıyor.
Yaz boyunca ekrana gelen program, tarafları memnun edince TRT, Sibel Can ile sonbahar - kış sezonu için de anlaşma yaptı.
Anlaşmaya göre TRT'nin Sibel Can için her hafta ödediği para 70 bin TL.
Bu paranın bir kısmı şarkıcının sazlarına ve teknik ekibine gidiyor, Sibel Can'ın eline de her hafta 45 bin TL geçiyor.

Sibel Can'ın ayda 180 bin TL kazandığı kurumun Genel Müdürü Şahin, sanatçısından yılbaşı gecesi ekstra para istemeden TRT 1 ekranına çıkmasını rica ediyor.
Şahin, "Gerekirse Perşembe olan yayın gününüzü yılbaşı gecesine kaydırırız" diyor, Sibel Can da bu teklifi kabul ediyor.
Ancak bir müddet sonra devreye giren Sibel Can'ın menajeri Orhan Alkan, TRT'den çekim için bazı ödemeler yapmasını istiyor.

CAN'IN KAPRİSİ HADİSE'YE YARADI


TRT yöneticileri de durumu hemen Genel Müdür Şahin'e iletiyor. Şahin, "Para harcamadan da şahane bir yılbaşı programı hazırlanır"ı göstermek için yaptığı planın suya düşeceğini anlayınca ekibine şu talimatı veriyor:

"Sibel Can'lı yılbaşı programını iptal edin. Sibel Can'ın TRT ile olan sözleşmesi bitince de sözleşmeyi yenilemeyin. Ben bu koltukta oturduğum sürece Sibel Can bir daha TRT ile iş yapamaz."
Sibel Can'lı programını iptal eden Şahin, yılbaşına üç gün kala Hadise'li "B Planı"nı devreye sokuyor ve plan tutuyor.
Hadise'li yılbaşı programı, TRT'ye yıllardır yılbaşı geceleri hasret kaldığı reytingi getirince Genel Müdür Şahin de, Sibel Can yerine TRT'de Hadise'ye program yaptırmaya karar veriyor.
TRT'nin Hadise'ye yaptıracağı ilk program 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, haftalık müzik - eğlence programı ise Eurovision sonrasında hayata geçecek.
Dip not: Bu arada olayı bir de onlardan dinlemek için Sibel Can ve menajeri Orhan Alkan'ı cep telefonlarından birkaç kez aradım, ama ulaşamadığımı belirtmek isterim.

Ali Eyüboğlu /Milliyet


EKRANLARIN EN BECERİKSİZ SUNUCUSU


Milliyet Gazetesi yazarı Sabanur Kıraç, Mehmet Aslan’ı ’Ekranların en beceriksiz sunucusu’ ilan etti... İşte o yazı..

Doğrudan konuya gireceğim. Mehmet Aslan kimdir? Oyuncu ya da sunucu mudur? Eski bir yarışmacı mıdır? Yoksa sadece ünlü bir gazinocunun oğlu mudur? Kimdir bu Mehmet Aslan? Bu kadar kabiliyetsiz olmasına rağmen neden hâlâ televizyondadır?

Sırf bu adam yüzünden magazinsel adalet kavramına olan inancımı iyice kaybediyorum. Hani doğal seleksiyon diye bir şey vardı? Hani güçsüz ya da beceriksiz olan, ortama ayak uyduramayan kendiliğinden yok oluyordu? Hani televizyon, işini kötü yapanı asla affetmezdi? O zaman neden ben  hâlâ televizyonu açtığımda bu adamı görüyorum!

Adını ilk kez Çağla Şikel ile çıktıkları dönem duymuştuk. O zaman dahi “Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu” olarak tanıtılıyordu medyada. Yani iki büyük becerisi vardı, biri ünlü bir mankenle birlikte olmak diğeri ünlü bir işadamının oğlu olmak. Sonra yeterince ünlenmiş olacak ki playboy olarak anılmaya başladı. Yani bu sefer de birlikte olduğu güzel kadınların sayısı sayesinde medyada yer buldu. Türk medyası için bu kadarı yeter zaten. Bundan sonra ne iş yaptığı, eğitimi, kabiliyeti filan önemli değil. Hemen bir dizide oynatılır, üzerine bir de reklam filmi yetmedi bir de yarışma, tamam!

Yok ama bizimkine bunlar hatta taytıyla buz üstündeki görüntüsü dahi yetmedi bir de film çekti. Sanki oyunculuğu çok iyiymiş gibi şimdi bir de sunucu oldu çıktı. Neymiş genç kızların sevgilisiymiş. Elinden şöhreti, cebinden parası alınınca kimin sevgilisi olur bilmiyorum. Bu kadar yeteneksiz bir adam nasıl olur da bu kadar çok ekran karşısında olur anlamıyorum, anlayamıyorum!


Sabanur Kıraç /Milliyet
18/08/2008

MEHMET ASLAN’A 10.5 YIL HAPİS İSTEMİ



“Yaralama ve kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde yaralamak” suçundan 10. 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Londra'a da okuyan ve tatil için İstanbul'a gelen, 25 yaşındaki Timur Cihan Saylam'ın, yılbaşı gecesi sabaha karşı Acıbadem'de yolunu keserek dövdükleri iddiasıyla haklarında soruşturma başlatılan, Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu Mehmet Aslan, şoförü Recep Yılmaz ve Umut Özalp hakkında “yaralama ve kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde yaralamak' suçundan TCK. 86/1, 86/3,87/3, 37, 53 ve 63 maddelerince, 10. 5 yıla kadar hapis istemiyle Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldı.

ÇAKMA MAFYA PLAYBOY MEHMET ASLAN’A ADALET TOKADI!

Mirasyedi küçük Aslan’a 10,5 yıl hapis şoku!

Mehmet Aslan ve adamları, Timur Cihan Sağlam adlı üniversite öğrencisi gencin arabası ile yolunu kesip öldüresiye dövdüğü iddialarını yalanlamıştı. FOX Haberin ele geçirdiği mobese kamera kayıtları Mirasyedi magandanın şehir eşkıyaları gibi yol kesip adamları ile birlikte öldüresiye üniversite öğrencisi bir genci öldüresiye drap ettikleri ortaya çıkardı.
FOX habere özel bir röportaj veren Timur Cihan Sağlam yaşadığı dehşeti titreyen ses bir ses tonu ile anlattı. Sağlam, mafyalığa özenen mirasyedi playboy Mehmet Aslan'ın arabası ile yolunu kestiği ve hiçbir şey söylemeden elindeki sopa benzeri şeyle kafasını darp etmeye başladığını anlattı.

Mayfa olmaya özenen playboy Mehmet Aslan, olayın olduğu gece polis ekiplerince yakalanmış, savcılığa sevkedilmiş ve savcılıkta olayı inkar etmişti. Savcılıkta adamları ile Timur Cihan Sağlam arasındaki kavgayı ayıran kişinin kendi olduğunu söyleyen Mehmet Aslan'ın yalanları savcının Aslan'ı inandırıcı bulmayıp emniyetten mobese olay yeri kamera kayıtlarının istemesiyle ortaya çıktı.
Görüntülerde Mehmet Aslan kendi arabası ile Timur Cihan Sağlam adlı gencin arabasının yolunu kesiyor. Ardından aracından inerek Sağlam'ın aracının kapısını açıyor. Ve genç üniversite öğrencisini öldürürcesine elindeki sopa ile darp etmeye başlıyor. Timur Cihan Sağlam, Mehmet Aslan ve mafyacılık oynadığı adamlarının saldırısından aracının gazına basarak kaçıp kurtulmaya çalışıyor. Fakat çakma mafya özentisi Mehmet Aslan üniversite öğrencisi genci öldürmeden bırakmamaya niyetli davranıyor. Fakat geç aracının gazına basarak dakikalarca süren vahşet dolu saldırıdan kurtulmayı başarıyor. Mehmet Aslan hakkında savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Türk Ceza kanunun 6 maddesi üzerinden 10,5 yıl ağır hapsi isteniyor.
Mehmet Aslan'a verilecek ceza babalarının paralarının gücü ile şehir sokaklarında dehşet saçan görgüsüz zengin aile çocuklarının bu ülkede rahatça çakma mafya özentili yapamayacağı konusunda örnek teşkil edecektir.